Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Lütfen Giriş yada Kayıt.    Kayıp Parola?

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat:
(1 inceleyen) (1) Ziyaretçi
Alta gitSayfa: 1
BAŞLIK: Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat:
#54
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat: 14 Yıl önce Karma: -10
AddThis Social Bookmark Button
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, ashâbının ve onlara tâbi olanların sünnetine sımsıkı sarılanlar; inanç, söz ve amelde onların yolundan gidenler, onlara uymada kararlı ve istikrarlı olanlar ve bid’atlerden uzak duranlardır. Onlar, kıyâmete kadar var olmaya devam edecekler, galip ve muzaffer olacaklardır. Onlara tâbi olmak hidâyet, muhalefet etmek sapıklıktır.

Onlar birtakım nitelikleri ve özellikleriyle diğer fırkalardan ayrılırlar. Bunlardan bazıları şunlardır:

أَنَّهم أَهل الوسط والاعتدال بين الإفراط والتفريط ، وبين الغلو والجفاء سواء أكان في باب العقيدة أَم الأَحكام والسلوك ، فهم وسطٌ بين فرق الأمَّة ، كما أَنَّ الأُمة وسطٌ بين الملل .

1- Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, ister i’tikâd, ister ahkâm, ister tutum ve davranış bakımından olsun ifrat ve tefrit, aşırılık ve katılık arasında orta ve dengeli bir topluluktur. Nitekim bu ümmet de diğer milletler arasında orta bir ümmettir.

اقتصارهم في التلقِّي على الكتاب والسنَّة ، والاهتمام بهما والتسليم لنُصوصهما ، وفهمهما على مقتضى منهج السلف .

2- Dînin hükümlerini sadece “Kitap ve Sünnet”ten alırlar, “Kitap ve Sünnet”e önem verir, naslarına teslim olurlar ve onları selefin metoduna uygun bir şekilde anlamaya çalışırlar.

ليس لهم إِمام مُعظَمٌ يأَخذون كلامه كلَه ويدعُونَ ما خالَفه إِلا رسول اللّه -صلى الله عليه وعلى آله وسلم- وهم أَعلمُ الناسِ بأَحواله ، وأَقواله ، وأَفعاله ، لذلك فهم أَشدُّ النَّاس حُبّا للسُّنَّة ، وأَحرصهم على اتباعها ، وأكثرهم موالاة لأَهلها

3- Onların; sözlerinin tamamını alarak ve ona muhalif olan şeyleri terk ederek ta’zim ettikleri, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışında bir imamları yoktur. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hallerini, sözlerini ve fiillerini insanlar arasında en iyi bilenler onlardır. Bu sebeple insanların içinde sünneti en çok sevenler, ona tâbi olmaya en çok gayret gösterenler ve sünnet ehline en çok dost olanlar onlardır.

تركهم الخصومات في الدِّين ، ومجانبة أَهلها ، وترك الجدال والمراء في مسائل الحلال والحرام ، ودخولهم في الدِّين كُلّه .

4- Dîn konusunda tartışmaları terk eder, tartışan taraflardan uzak dururlar. Harâm ve helâl meselelerinde çekişmeyi bırakırlar. Dîni bir bütün olarak alıp kabul ederler.

تعظيمهم للسَّلف الصالح ، واعتقادهم بأن طريقة السلف أَسْلَم ، وأعلم ، وأحكم .

5- Selef-i sâlihîn’e saygı duyup yüceltirler, selef-i sâlihîn’in yolunun en selâmetli, ilme en uygun ve en sağlam ve en hikmetli yol olduğuna inanırlar.

رَفْضهُم التأويل ، واستسلامهم للشرع ، مع تقديمهم النقل على العقل- تصورات الأذهان- وإخضاع الثاني للأول .

6- Fâsid te’vili terk eder, şerîatın tümüne teslim olurlar. Nakli akıldan önce görür, aklı nakle boyun eğdirirler.

جمعُهُم بين النصوص في المسألة الواحدة وَردهم المتشابه إِلى المحكم .

7- Aynı mesele hakkındaki nasların arasını bulur, müteşabih olanları muhkemin ışığında anlamaya çalışırlar.

أَنهم قدوة الصالحين ؛ الذين يهدون إِلى الحقِ ، ويرشدون إِلى الصراط المستقيم ؛ بثباتهم على الحقِّ وعدم تَقَلُبِهِمْ ، واتِّفاقهم على أُمور العقيدة ، وجمعهم بين العلم والعبادة ، وبين التوكل على اللّه ، والأَخذ بالأَسباب ، وبين التوسع في الدُّنيا والورع فيها ، وبين الخوف والرجاء ، والحب والبغض في اللّه ، وبين الرحمة واللين للمؤمنين والشدةِ والغلظة على الكافرين ، وعدم اختلافهم مع اختلاف الزمان والمكان .

8- Onlar sâlihlerin uyulan örnekleridir. Hakka hidâyet eder, doğru yolu gösterirler. Çünkü onlar hak üzere sebat ederler, istikrarlıdırlar, ilim ve ibâdeti, Allah’a tevekkül ile sebeplere sarılmayı kendilerinde birleştirirler, dünya için çalışırken dünyaya gönül vermezler, korku ile ümit arasında yaşarlar, müminlere şefkat ve merhamet gösterirken, kâfirlere karşı şiddetli ve serttirler, zamana ve mekâna göre yön değiştirmezler.

أَنَّهم لا يتسمَون بغير الإِسلام ، والسُنَّة ، والجماعة .


9- Onlar İslâm, Sünnet ve Cemaat isimlerinin dışında başka bir isimle kendilerini isimlendirmezler.

حِرْصُهُم على نشرِ العقيدة الصحيحة ، والدين القويم ، وتعليمهم النَاس وإرشادهم ، والنصيحة لهم ، والاهتمام بأُمورهم .

10- Sahîh akîdeyi, tevhîdi, dosdoğru dîni yaymaya, insanlara bunları öğretip irşâd etmeye, nasihat etmeye ve onların işleriyle ilgilenmeye çalışırlar.

أَنهم أَعظمُ النَّاس صبرا على أَقوالهم ، ومعتقداتهم ، ودعوتهم .

11- Sözlerinde, i’tikâdlarında ve davetlerinde insanların en sabırlılarıdırlar.

حِرصُهم على الجماعة والأُلفة ، ودعوتهم إِليها وحث النَاس عليها ، ونبذهم للاختلاف والفرقَةِ ، وتحذير النَّاس منها .

12- Cemaate ve kaynaşmaya önem verir, insanları buna çağırıp teşvik ederler. Ayrılıkları ve ihtilafları bir kenara atar ve insanları ondan sakındırırlar.

أَنَّ اللّه عَصَمَهمُ من تكفير بعضهم بعضا ، ثمَ هم يحكمون على غيرهم بعلم وعدل .

13- Allah teâlâ onları birbirlerini kafirlikle ve fasıklıkla suçlamaktan korumuştur. Onlar başkaları hakkında ancak bilgiye dayanarak ve adâletle hükmederler.

- محبَّة بعضهم لبعض ، وترحُّم بعضهم على بعض ، وتعاونهم فيما بينهم ، وسد بعضهم لنقص بعض ، ولا يوالون ولا يعادون إِلا في اللّه .
وبالجملة : فهم أحسنُ النَّاس أَخلاقا ، وأَحرصهم على زكاة أَنفسهم بطاعة اللّه تعالى ، وأَوسعُهم أُفُقا

، وأَبعدهم نظرا ، وأَرحبهم بالخلاف صدرا ، وأَعلمُهم بآدابه وأصوله .

14- Birbirlerini severler, birbirlerine merhametlidirler, aralarında yardımlaşırlar, birbirlerinin eksiklerini kapatırlar. Başkalarıyla dînin kurallarına göre dost ve düşman olurlar.


Özetle; onlar insanların ahlâkça en güzeli ve Allah’a itaat ederek kendilerini temizlemeye en çok dikkat edenleridirler. Ufku en geniş, en uzak görüşlü, farklı görüşlere en tahammüllü kimseler onlardır. Bunun âdâbını ve usûlünü en iyi onlar bilirler.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in anlamı konusunda sözün özü şudur:

أنهم الفرقة التي وعدها النَّبي -صلى الله عليه وعلى آله وسلم- بالنجاةِ من بين الفرقِ ، ومدار هذا الوصف على اتِّباع السنة ، وموافقة ما جاء بها من الاعتقاد والعبادة والهدي والسلوك والأخلاق ، وملازمة جماعة المسلمين .

Onlar fırkalar arasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kurtuluşu vaat ettiği fırkadır. Bu vasfın ekseni ise sünnete tâbi olmak ve sünnetin getirdiği, i’tikâd, ibâdet, yol, hal, hareket ve ahlâkı kabul edip Müslümanların cemaatinden ayrılmamaktır.

Böylelikle Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in tarifi selef tarifinin dışına çıkmamaktadır.

وبهذا لا يخرج تعريف أَهل السُّنّة والجماعة عن تعريف السلف ، وقد عرفنا أَنَّ السلف هم العاملون بالكتاب المتمسكون بالسنَّة ؛ إِذن فالسلف هم أَهل السنة الذين عناهم النبي -صلى الله عليه وعلى آله وسلم- وأَهل السنة هم السلف الصالح ومن سار على نهجهم .

Biz selefin Kitapla amel eden ve sünnete sıkı sıkıya sarılan kimseler olduğunu bilmekteyiz. O halde selef, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat derken kast ettiği kimselerdir, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat de selef-i sâlihîn ve onların yolundan gidenlerdir.

وهذا هو المعنى الأخص لأَهل السنة والجماعة ؛ فيخرج من هذا المعنى كل طوائف المبتدعة وأَهل الأَهواء ، كالخوارج ، والجهمية ، والقدرية ، والمعتزلة ، والمرجئة ، والرافضة . . وغيرهم من أَهل البدع ممن سلكوا مسلكهم .

İşte Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in özel anlamı budur. Bu sebeple bütün bid’atçi topluluklar ile Hâricîler, Cehmîler, Kaderîler, Mutezilîler, Mürciîler, Râfizîler gibi heva ehli ve onların yolundan giden diğer bid’atçiler bu mananın dışına çıkarlar.

فالسنَّة هنا تقابل البدعة ، والجماعة تقابل الفرقة ، وهو المقصود في الأَحاديث التي وردت في لزوم الجماعة والنهي عن التفرق .
فهذا الذي قصده ترجمان القرآن ، عبد اللّه بن عباس - رضي اللّه

عنهما- في تفسير قول اللّه تبارك وتعالى

Burada sünnet, bid’atin zıddıdır; cemaat ise fırkanın zıddıdır. Cemaate sarılmak ve tefrikadan sakınmak konusunda gelen bütün hadislerde kast edilen mana da budur.

يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ

“O gün kimi yüzler ağaracak, kimi yüzler kararacak” [Âl-i İm-rân:106]

قال : (تبيضّ وجوهُ أَهلِ السُّنَةِ والجماعة ، وتسودَ وجوهُ أَهلِ البدعة والفرقة)

âyetini tefsir ederken Kur’an’ı anlama hususunda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in duasına mazhar olan büyük sahabi Abdullah b. Abbas radıyallahu anhumâ’nın kast ettiği de budur.

Nitekim O, şöyle demişti: “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in yüzleri ağaracak, bid’atçilerin ve tefrika ehlinin yüzü kararacak.” [Bak: İbn Kesir Tefsîri, Âl-i İmrân: 106]

ولفظ " السَّلف الصالح " يرادف مصطلح أَهل السنة والجماعة ، كما يُطلق عليهم- أَيضا- أَهل الأثر ، وأَهل الحديث ، والطائفة المنصورة ، والفرقة الناجية ، وأَهل الاتباع ، وهذه الأَسماء والإطلاقات مستفيضة عن علماء السلف .

“Selef-i sâlihîn” lafzı “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” kavramıyla eş anlamlıdır. Aynı şekilde onlar hakkında Ehl-i Eser, Ehl-i Hadîs, Tâife-i Mansûra, Fırka-i Nâciye, Ehl-i İttiba ve Guraba isimleri de kullanılır. Bu isimler ve kavramlar selef âlimleri tarafından sıkça kullanılmıştır.bk:el-Vecîz fî Akîdetis-Selefis-Sâlih Ehlis-Sunne vel-Cemâa
editor
Administrator
Gönderiler: 82
graph
Sitede Değil Kullanıcı bilgilerini görmek için tıklayın
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
 
Üste gitSayfa: 1

Üye Giriş Formu

Allah yaratılış gayesi yaratılışgayesi davet muhammed melek Kuran Sünnet hadis ayet cennet, cehennem, islam, insan, yazılı, sesli, video, yayın, ebu, said, enes, canlı, tv, abdurrahman, musa, isa, ibrahim, nuh, ıstılah, sohbet, albani, buhari, muslim, tirmizi, nesai, ibn, mace, taberi, kesir, kurtubi, sitte, ebu, davut, davud, sunen, dua,  büyü, cin, sihir, tılsım, ahmed, korunma, edeb, rukye, oruç, namaz, kurban, bayram, ramazan, fıtrat, tevhid, uluv, risale, tahkik, menhec, tahric, nur, muaz, zaman, sema, arş, cübbeli, harun, isa, yahya, vahiy, islami, video, islamivideo, mesnevi, mevlana, guraba, kitap, al, oku, öğren, cd, indir, download, ebu said tasavvuf mevlana fetva ayet ebusaid kitap kays leyla mecnun celalettin celaleddin rumi kimya zahir tecelli vasıf tanımak nitelemek hadis ilim  amel iman nas iman ıstılahşeriathakikathükümkuran sünnet küfür şirk tevhid sünnet kalp hayat zikir iman

Şu anda 1221 ziyaretçi çevrimiçi