Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Lütfen Giriş yada Kayıt.    Kayıp Parola?

İman Hakikati
(1 inceleyen) (1) Ziyaretçi
Alta gitSayfa: 1
BAŞLIK: İman Hakikati
#25
İman Hakikati 14 Yıl, 6 Ay önce Karma: -10
AddThis Social Bookmark Button
“ … İMAN HAKİKATI … “
بسم الله الرحمن الرحيم

Değerli kardeşlerim ! bu gün sohbetini yapmaya çalışacağımız mevzu “ iman hakikati ” ile alakalı bir mevzu olacaktır. Zikrini yapa-cağımız bu konu oldukça ehemmiyetli ve hassa bir konu olması hase-biye, sohbet seyrinde siz değerli kardeşlerimin dikkatlerini mümkün mer-tebe zinde tutmalarını istirham ediyorum.

Allah’u Azze ve Celle’den, bu konuyu güzel anlatabilme kudret ve kuvveti, sizler için de hoş ve güzle bir anlayış talep ediyorum.

Bildiğiniz gibi “ İMÂN ” kelimesi, kelime olarak Kur’an ve Sünnet’te sıkça kullanılan bir kelime olduğu gibi, mana olarakta yine en çok üzerinde durulan bir kelimedir….

Ama buna rağmen bu gün inananların en çok müşkülata düştüğü kelime de yine “ İMÂN ” kelimesidir.

Bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da inananlar arasında farklı görüş ve ekoller türemiş, münakaşa ve münazaralar olmuştur….

Konu, bazıları tarafından düzgün anlaşılmış, bazıları tarafından anla-şılamamış, bazıları tarafından ise anlaşıldığı zannedilmiş derken “ İMÂN ” konusu her ekolün yorum ve anlayışı istikametinde bir değer kazanmıştır.

Biz ise inşaallah etrafında bir hayli söz edilen bu konu ile alakalı anlaşılması gereken şeyleri “ Kitap ve Sünnet ” çizgisinde açıklamak ve bu konudaki kalplerde hasıl olan şüphe ve tereddütleri izale etmek istiyoruz.

Öncelikle işe, bu kelimenin Kur’an ve Sünnet’teki medlulünü – yani delalet ettiği manasını – öğrenerek başlayalım.

“ İman ” kelimesinin lügavi olarak tarifi :

EL - İMANU : E l- Emnu kelimesinden müştaktır. – yani türemiştir. –
EL - EMNU : ise, korkunun zıddı emin olma anlamındadır.
EL - EMNU : Mastar’dır. “ MASDAR ” ise, bir kelimenin köküdür, diğer bütün kelimeler bundan türer.

Kelimenin lügat manasıdır kullanıldığı deliller şunlardır :

“ Fakat korkmuş iseniz yaya veya binekli olarak namazınızı kılın. Emin olduğunuzda ise, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah’ı anın ”
BAKARA : 239

“ Emin zeydun ” “ Zeyd emin oldu ” manasınadır. Bu ise, lazım bir fiil’dir. - Yani edilgen fiil. -

“ El - emnu ” kelimesinde hemze’nin önüne bir elif getirilerek “ ÂMENE ” yapılır. Buda, geişli bir fiil olur. - Yani müteaddi bir fiil - “ Müteaddi fiil ise ” Failin fiilinin nesneyi etkilemesinden dolayı bu adı almışıtr”

“ El – emnu ” kelimesinden müştak olan “ Âmene ” ise “ Emniyetli kıldı “ manasınadır. Yani, geçişli fiildir. “ Zeyd Amr’ı emin kıldı ” da olduğu gibi.

Kelimenin bu manada kullanıldığı delil ise :

“... ve onları korkudan emin kıldı ” KUREYŞ : 4.AY.

Değerli kardeşlerim ! buraya kadar kelimenin lugat manasını izah etmeğe çalıştık.

Kelimenin ıstılahi olarak tarifine gelince :


“ EL- İMANU ” : “ Zıddı et-Tekzibu ” yani “ yalanlamanın zıddıdır ” Binaenaleyh, yalanlamanın zıddı ise “ TASDİK ” tir.

Kelimenin “ TASDİK ” manasında kullanıldığı delillere gelince onlar da şunlardır :

“... deki, hiç özgür beyan etmeyin, “ size inanmayacağız ” - Yani sizin söylediklerinizi tasdik etmeyeceğiz, doğrulamayacağız - Allah sizin haberinizi bize bildirdi....”
TEVBE : 94

Bu Ayet’i kerime bilindiği gibi savaştan geri kalanların özür beyan etmeleri neticesinde, onlara verilen cevap niteliğindedir… Yani ; “ Siz hiç özür beyan etmeyin. Çünkü, sizin bize anlattıklarınızı biz yalanlı-yoruz, bu sözünüze inanmıyoruz, onları tasdik de etmiyoruz,” denilmektedir. Burada açıkça görülmektedir ki, İMAN kelimesi TASDİK manasınadır.

İkinci bir Ayeti kerimede ise :

“.... Ama biz doğru söylesek te, sen bize inanmayacaksın.” -Yani, bizi tasdik edecek değilsin.- “
YUSUF : 17

Bu Ayeti kerimede de bildiğiniz gibi, “ Yusuf’u kurda kaptırdık “ diye bir haberi kardeşleri babalarına getirdiklerinde ; “ Biz doğruda söylesek sen bize inanacak değilsin “ yani - bu konuda bizi tasdik edecek değilsin - diye babalarına karşı bu sözü kullanmışlardır.

Bu Ayeti kerimede de görüldüğü gibi “ İMAN’IN ” “ TASDİK ” manasına geldiği açıkça ortadadır.

Değerli kardeşlerim ! unutmayalım ki tasdik’in de üç merhalesi vardır. Yani tasdik denildiği zaman :

1- EL - İTİKADU BİL – KALBİ ....... yani, kalben itikat.
2- EL - İKRÂRU BİL – LİSAN ....... yani, Lisan ile ikrar.
3- EL - AMALU BİL – CEVARİH ….. yani, azalarla amel, demektir.

Tasdik manasına gelen imanın gerçekleşmesi için bu zikredilen üç esasın mutlaka yan yana olması zaruridir. Bu temel esastır.

Zikredilen bu üç merhaledeki tasdikin gerçekleşmesini isteyen Kur’ani ve Sünnet’i deliller.

1 - EL- İTİKADU BİL- KALBİ ..... yani, kalben inanmak.

“ Bedeviler ‘ iman ettik ‘ dediler. De ki : ‘ Siz iman etmediniz ‘ Fakat İslâm olduk, deyin. Çünkü iman, henüz kalplerinize girmedi.....”

HUCURAT : 14

Zikredilen bu ayeti kerimede görüldüğü gibi, dileriyle iman ettiklerini söyleyen bedevilerin imanlarını, Alla’u Azze ve Celle kabul etmiyor. Hatta azalarla teslim olma manasına gelen islamları oldukları halde, yine onların “ iman ettik ” iddialarını Allah c.c. kabul etmemektedir. Neden ?

Çünkü, biraz önce de zikrettiğimiz gibi tasdik manasına gelen imanın üç boyutu da bir arada olması gerekir. Burada ise, bedevilerin islamları sabit, dil ile ikrarları sabit, amma ve lakin kalben tasdikleri olmadığı için “ iman ettik ” iddiaları geçersizdir.

İkinci olarak zikredilen bir delil de ise Allah c.c. şöyle buyurmaktadır :

“ Ey resul ağızlarıyla – yani dilleriyle - “ iman ettik ” dedikleri halde, kalpleri iman etmemiş olanlardan küfürde yarış edenler seni mahzun etmesin...”
MAİDE : 41.AY.

“ İnsanlardan öyleleri var ki - dilleriyle - Allah’a ve ahiret gününe iman ettiklerini söylerler. Fakat onlar iman etmemişlerdir.
BAKARA : 8.AY.

Zikredilen bu ayeti kerimelerde ise, yine aynen yukarıda zikredildiği gibi, insanların sadece dilleriyle “ iman ettik ” iddiaları geçersiz kabul ediliyor. Nedeni ise ; kalpleriyle iman etmedikleri halde dileriyle iman ettiklerini söylemelerindendir. Bu ise biraz önce de ifade ettiğimiz gibi üç merhaleden birinin veya ikisinin noksan oluşundandır.

Tasdikin ikinci merhalesine gelince :

2- EL- İKRARU BİL- LİSAN ..... yani, Dil ile ikrar etmek.

Bu konudaki zikredilen delil de ise, Allah’u Azze ve Celle şöyle buyur-maktadır.

“ - Ey insanlar ! Dilerinizle - deyin ki ; Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilene ve diğer peygamberlere Rabb’leri tarafından verilene iman ettik. Ve onlar arasında bir ayırım yapmayınız. Biz Allah’a teslim olanlarız. ”
BAKARA : 136

Zikredilen ayeti kerimede de görüldüğü gbii tasdikin ikinci merhalesi olan “ Lisan ile ikrar ” istenilmektedir. Yani, Kalben tasdik ettikten sonra lisan ile ikrar edilmesi de tasdikin ikinci merhalesidir.

3 - EL- AMELU BİL- CEVARİH ….

Tasdikin üçüncü merhalesi olan “ Azalarla tatbik ” yani amel manasına gelen tasdikin delillerine gelince, bunlarda şunlardır ;

“... Ebu Hureyre r.a dan ; şöyle dedi : Resulullah s.a.v’e amellerin hangisi daha efdaldir ? diye soruldu. Resulullah s.a.v : Allah’a iman etmektir, buyurdu. Sonra hangisidir ? diye soruldu : “ Allah yolunda cihad etmektir ” buyurdu. Sonra hangisidir ? soruldu : “ Mebrur Hacc’dır ” buyurdu. – yani kabul olunmuş bir hacc’tır, buyurdu – “

MÜSLİM : 1.C.83.N


Burada da farkında iseniz Allah Resulü s.a.v’e Amel’den soruluyor. Resulullah s.a.v ise, Amele iman ismini vererek, en efdal amelin “ Allah’a iman etmek ” olduğunu açıkca beyan ediyor… Bu neyi götse-riyor ?... Amel iymandır.

Amelin imandan olduğunu ispat eden ikinci delilimize gelince,oda şudur :

“... Berâ İbn Azib r.a’dan şöyle tahdis etti : Peygamber s.a.v Medine’ye ilk geldiğinde Ensar’dan olan dedeleri yurduna misafir oldu. Ve on altı veya on yedi ay Beytü’l-Makdis’e doğru namaz kıldı. Halbuki kıblesinin Beytü’l-Haram’a doğru olmasını arzu ederdi. Kabe’ye yönelerek ilk kıldığı namaz, ikindi namazı olmuştu. Bir cemat’te onunla birlikte namaz kıldılar. Ondan sonra birlikte namaz kılanlardan biri namazdan çıktı. Mescidin birinde bulunan bir cemaate namazdalar iken yolu uğradı. Onlara : “ Resulullah s.a.v ile birlikte Mekke’ye doğru namaz kıldığıma Allah için şehadet ederim ” deyince, o insanlar oldukları gibi Beytullah’a döndüler. Resullullah s.a.v Beytul Makdis’e doğru namaz kıldığı sırada Yahudiler ve Hıristiyanlar O’ndan hoşlanırlardı. Kabe’ye doğru yüzünü döndü-rünce, bu fiilini beğenmediler.

Zübeyr dedi ki : Bize Ebu İshak, Berâ’dan tahdis etti. Berâ İbn Azib bu hadisinde şöyle demiştir : Kıble tahvil edilmeden evvel, ilk kıbleye doğru namaz kılarak ölmüş, öldürülmüş kimseler de vardı. Bunlar hakkında nasıl hüküm vereceğimizi bilemedik. O zaman Yüce Allah “ ALLAH SİZİN İMÂNINIZI ZAYİ EDECEK DEĞİLDİR ” Ayetini indirdi. “ Bakara : 143 ”
BUHARİ 1.C. 193.S

İşte görüldüğü gibi bu Ayeti kerimede de yine amele iman ismi verilmektedir. Yani, Ayeti kerimede geçen “ İYMANAKUM “ kelimesinin manası “ SALATEKUM “ dur.

“ … İbni Abbas r.a dan gelen bir rivayet de ise o şyle der : Allah resulü s.a.v Kabeye yöneltildiğinde – Müslümanlar – dediler ki : Daha önce Mescidi aksaya doğru namaz kılan kardeşlerimizden ölenlerin durumları – yani onların namazları – ne olacak. Çünkü onlar daha önceden mescidi Aksa’ya doğru namaz kılıyorlardı. Bunun üzerine Yüce Allah “ ALLAH SİZİN İMÂNINIZI ZAYİ EDECEK DEĞİLDİR ” Ayetini indirdi. “ Bakara : 143 ”
TABERİ TEFSİR : 2 / 17

Taberi diyor ki : Abdullah ibn Abbas,Bera ibn Azib, Katade, Suddi, Rebi b. Enes, Davud b. Ebi Asım ve İbn Zeyd’in ifade ettiği gibi Ayette zikredilen “ İYMANAKUM “ kelimesinin manası “ SALATEKUM “ dur.

TABERİ TEFSİR : 1.c.364.S

“... Allah resulü s.a.v ise bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır : İman yetmiş küsür şubedir, onun en üst derecesi lailahe İllallah, en alt derecesi ise yoldan geçenlere eziyet verici şeyleri gidermektir.”

BUHARİ 1.C. 166.S

İşte bu Hadiste de anlatıldığı gibi yoldan insanlara eziyet veren şeylerin kaldırılmasına kadar olan amellerin ki, - bu en küçük ameldir – İslam bütün bunlara iman diye isim vermiştir.

Böylelikle imanın amel manasına geldiği de açıkça beyan edilmiştir. Ayrıyeten “ iman yetmiş küsür şube’dir ” hadisinden de anlaşılacağı gibi, iman tecezzi ( yani cüzlere bölünme) yi kabul eden bir mefhum olduğu açıktır ki, bu da mürciye’ye reddiyedir.
Yine bu mevzunun önemli hussularından biride, İMAN’IN terakki ve tedenni seyrine sahip olmasıdır. Yani, iman artar ve eksilir.

“ Ne zaman bir sure indirilirse (iki yüzlüler) arasından kimi “ Bu hangibizin imanını artırdı” derler. İnanların imanlarını artırmıştır. Onlar bunun inişini birbir-lerine müjdelerler.”
TEVBE : 124

“ Onlar ki, halk kendilerine : “ İnsanlar size karşı ordu toplamışlar onlardan korkun” deyince, bu söz onların imanını artırdı ve, Allah bize yeter, O ne güzel bir vekildir.”
(ALİ İMRAN 173. Ayet

gibi daha bir çok ayeti kerimeler, imanın artıp ve eksildiğine açık delillerdir. Öyle ya, madem ki imanın yetmiş küsür şubesi mevcuttur, yerine getirilen her şube imanın terakkisine bir basamaktır. Bütün şubelerini yerine getirdi mi insan,imanını kemale erdirmiş olur.
Aynen bir rivayette zikredildiği gibi :

Ömer İbnu Abdulaziz Adiy İbnu Adiy’e yazmış olduğu bir mektupta : “ Muhakkak ki imanın bir takım farızaları, akideleri, men edilmiş şeyleri ve mendupları vardır. Kim bunları tam yaparsa imanı tamamlamış olur, kim de bu işleri tam yapmazsa imanı kemale erdirmemiş olur....”
(BUHARİ, 1. C. 163.S)

Buraya kadar imanın kelime manası, ıstılahi ması, imanın tasdik manasına geldiği, tasdikin ise üç merhalede gerçekleştiği, Amele iman denilmesi, imanın cüzlere ayrılması ve yetmiş küsür şube olması ve artıp eksilmesi açıkça zikredilmeye çalışıldı. Konu ile alakalı önemli hususlardan biriside

“ İMANIN ASKARİLiKTEKİ GEÇERLİ OLANI ”

Şurası çok iyi anlaşılması gerekir ki, konunu zikredeceğimiz bölümü ile alakalı, insanların müşkilatı bir hayli geniş ve oldukça karışıktır. Binaenaleyh, imandan soyutlanmış dinin dışında olduğu halde hala kendisini imanlı gören bir çok insanın durumu, bu konunun iyi bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.

Onun içindir ki, mevzunun bu bölümünde iman insandan nasıl soyutlanır e insanın imanlı oluşunun en düşük seviyesi nasıl onu izah etmeye çalışacağız.

Bir insandan imanın tamamen soyutlanıp gitmesine onun, İslam’a ait her hangi bir ameli ve hükmü kabul etmeyip inkar etmesi birinci sebeptir. (Yani birinci sebep inkardır.)

İkinci olarak, beşeri konuları. Allah’ın kanunlarından önce geçirme, insandan iman mefhumunu tamamen kaldırır.

Hulasa hakkında ihtilaf olmayan bu yönlü , inkar, alay tipi olan şeyler insandan imanı kaldırıp yok eder.

İnsanların iman dairesinde kalmalarına vesile olan en asgari seviyeye gelince bu, Allah Resulü S.A.V.’in şu hadislerinde açıkça beyan edilmektedir:

“... Abdullah İbn Mes’un R.A.’dan: Resulullah S.A.V. buyurdular ki “ Allah’u Tealanın gönderdiği her nebinin kendi ümmetinden sünnetini alan ve emirlerine uyan muhakkak ki bir takım havarileri ve sahabileri vardır. Sonra onların ardından yapmayacakları şeyleri söyleyen ve emronulmadıkları işleri yayan bir takım nesiller zuhur eder. İşte kim bunlara karış mücadele ederse eliyle o, bir mü’minder. Onlara karşı kim diliyle mücahade ederse o da mü’mindir. Onlara karşı kim kalbiyle mücahade ederse o da mü’mindir. Amma bunun ötesinde imandan bir hardal tanesi yoktur.”
(MÜSLİM 1. C. 50 N)

“.... Ebu Said R.A.’dan: ...Resulullah S.A.V. şöyle buyurdu: “Sizden her kim bir münker görürse onu eliyle değiştirsin. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Onada gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. İşte buda imanın en zayıf noktasıdır.”
(MÜSLİM 1.C. 49)



Zikredilen hadisi şereflerin istikametinde, şurası çok iyi anlaşılması gerekir ki, bir insanda hardal tanesi kadar imanın bulunması demek, (Yani imanın en zayıf noktası demek) O insanın imanla alakalı bütün şubeleri yerine getirdiği halde, görmüş olduğu mir münkere sadece kalbi ile buğzetmesiyle iktifa etmesidir. İşte böyle bir insan , imanı en zayıf olan insandır. Eğer böyle bir halde o insandan kalkarsa, Birinci hadisin ifadesiyle, artık onda hardal tanesi kadar iman kalmamıştır. Yoksa bazılarının dediği gibi, birçok imandan çıkarıcı şeyleri yapıpta, terkinde imandan çıkılmayan bazı şeyleri sadece yapmak, insanın iman ehli olduğuna delalet etmez.

TACUDDİN EL- BAYBURDİ
editor
Administrator
Gönderiler: 82
graph
Sitede Değil Kullanıcı bilgilerini görmek için tıklayın
Son Düzenleme: 27/03/2010 22:30 Düzenleyen editor.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
 
Üste gitSayfa: 1

Üye Giriş Formu

Allah yaratılış gayesi yaratılışgayesi davet muhammed melek Kuran Sünnet hadis ayet cennet, cehennem, islam, insan, yazılı, sesli, video, yayın, ebu, said, enes, canlı, tv, abdurrahman, musa, isa, ibrahim, nuh, ıstılah, sohbet, albani, buhari, muslim, tirmizi, nesai, ibn, mace, taberi, kesir, kurtubi, sitte, ebu, davut, davud, sunen, dua,  büyü, cin, sihir, tılsım, ahmed, korunma, edeb, rukye, oruç, namaz, kurban, bayram, ramazan, fıtrat, tevhid, uluv, risale, tahkik, menhec, tahric, nur, muaz, zaman, sema, arş, cübbeli, harun, isa, yahya, vahiy, islami, video, islamivideo, mesnevi, mevlana, guraba, kitap, al, oku, öğren, cd, indir, download, ebu said tasavvuf mevlana fetva ayet ebusaid kitap kays leyla mecnun celalettin celaleddin rumi kimya zahir tecelli vasıf tanımak nitelemek hadis ilim  amel iman nas iman ıstılahşeriathakikathükümkuran sünnet küfür şirk tevhid sünnet kalp hayat zikir iman

Şu anda 179 ziyaretçi çevrimiçi