Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Lütfen Giriş yada Kayıt.    Kayıp Parola?

Tevhîd’in Önemi, Beyânı
(1 inceleyen) (1) Ziyaretçi
Alta gitSayfa: 1
BAŞLIK: Tevhîd’in Önemi, Beyânı
#18
Tevhîd’in Önemi, Beyânı 14 Yıl, 1 Ay önce Karma: -10
AddThis Social Bookmark Button
Tevhîd’in Önemi, Beyânı ve Mükellef Üzerine İlk Vâcib Olan Şey Olduğu

Tevhîd’in önemi; bütün azameti ve haşmeti ile, Allah’ın onu Kur’ân’da açıkça beyân etmiş olması ve Yüce Kur’ân’ın, baştan sona Tevhîd’le ve Tevhîd’in hukuku ile ilgili âyetlerle dolu bulunmasıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Nitekim bunu göz önüne alarak Allâme Şeyh Ahmed b. İsâ demiştir ki: “Kur’ân sûrelerinin çoğu hattâ bütün sûreler –bütün âyetler– her iki çeşidiyle Tevhîd’i içermekte, Tevhîd’e tanıklık etmekte, Tevhîd’e çağırmaktadır. Çünkü Kur’ân; yâ Allah’tan, Allah’ın isimleri, sıfatları, fiilleri ve sözlerinden haber vermektedir ki bu, İlmî ve Haberî Tevhîd’tir; yâ da Allah’a ibâdette hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak ve bütün putları ve şirk çeşitlerini kaldırıp atmak sûretiyle O’na ibadette bulunmaya dâvet etmektedir ki bu da, İrâdî ve Talebî Tevhîd’i ifâde etmektedir. Ya da Kur’ân, emirler ve yasaklar getirip bu emir ve yasakların sınırlarını belirlemek sûretiyle Allah’a tâat ve ibâdetin esaslarını getirmektedir ki bu da, Tevhîd’in hukûkunu ve kemâle erdirici unsurlarını vermektedir. Bâzen de Kur’ân, Allah’ın Tevhîd ehline olan kerem ve ihsanlarından, onların dünyâdaki ve âhiretteki ahvâlinden, sevâb ve mükâfatlarından behseder ki bunlar da, Tevhîd ehlinin hukûkunu beyân eden esaslardır. Yine Kur’ân, şirkten, şirk ehlinden ve onların dünyâdaki hallerinden, âhirette marûz kalacakları azâb ve sıkıntılardan söz eder ki bunlar da, Tevhîd Dâiresi’nin dışına çıkanların kötü âkibetlerini beyân eden Tevhîdî esaslar ve hükümlerdir...

Demek ki Yüce Kur’ân, bütünü ile Tevhîd’i ve Tevhîd’in hukûkunu bildirmekte, Tevhîd ehli olanlarla şirk ehli olanların hâl ve âkibetlerini, dünyâ ve âhiretteki durumlarını beyân etmektedir.” Meâricu’l Kabûl bi-Şerhi Sullemi’l Vusûl, Hâfız Hakemî, Dâru İbn’l Kayyim, 1. Baskısı, 1310 Hicrî.

Tevhîd’in önemini ortaya koyan diğer bir husus da, bütün rasûllerin bununla gönderilmiş olmasıdır. İbn Kayyim rahimehullah bunu şöyle açıklar: “Bütün rasûller, ancak Fâtiha’nın: “İyyâke nâ’budu ve iyyâke nesteîn!” (Fâtiha, 5) âyetinde açık ifâdesini bulan Tevhîd’e dâvet etmişlerdir. Evet hiçbir istisnâsı olmaksızın ilk rasûlden son rasûle kadar hepsi, “Allâh’ın mutlak birliğine inanmaya ve yalnız Allah’a ibâdette bulunmaya çağırmışlardır... Meselâ: Nûh aleyhisselâm kavmine demiştir ki:

“Ey kavmim! Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur!“ (Ârâf, 59)

Kezâ Hûd, Sâlih, Şuayb ve İbrâhîm peygamberler de –Allah’ın selâmı hepsinin üzerine olsun– kavimlerini aynen bu Tevhîd’e dâvette bulunmuşlardır. Nitekim Yüce Allah:

“And olsun ki biz, “Allah’a ibadet edin ve Tâğut’tan sakının!” diye emretmeleri için her bir ümmete bir peygamber gönderdik.“ (Nahl, 36) buyurmuştur. Ed-Dureru’s Senniyye, Derleyen: Abdurrahmân el-Kâsım, 2. Baskı, 1402 Hicrî.

Şeyhulislâm İbn Teymiyye rahimehullah, Tevhîd’in önemini şu sözleriyle beyân etmiştir: “Yüce Allah bu tevhîdi Kitâbında açıkça bildirmiş ve kendisine ortak koşulmasını iptâl ederek kesip atmıştır! O kadar bir açıklık ve kesinlikle ki, artık Kur’ân’daki tevhîde inanan bir müslüman, aslâ Allah’tan başkasından korkmaz, O’ndan başkasından birşey beklemez, O’ndan başkasına dayanmaz. Şüphesiz Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem de ümmeti için bu tevhîdi gerçekleştirmek üzere amansız mücâdeleler vermiş, bu uğurda dayanılmaz ezâ ve cefâlara katlanmış –taşa tutulmuş, mübârek ayakları kanlar içinde bırakılmış, fakat ne yapıp yapmış– şirkin bütün madde ve çeşitlerinin kökünü kurutmuştur... Eline aldığı ve: “Ey insanlar! Lâ ilâhe illallâh! deyiniz de ebedî felâha eriniz!” diye bayraklaştırdığı bu Kur’ânî ve İslâmî Tevhîd’i, İlâhî burcuna dikmiştir. İşte bu “Lâilâhe illallâh” tevhididir; işte bu, “Allah’tan başka tanrı tanımama” tevhîdidir. Öyle bir Allah inancı, öylesine bir “hak ilâh” îtikâdı ki, ulûhiyeti/ tanrılık niteliğini, bütün özellikleriyle birlikte Allah’a özgü kılmaktadır. Zâten “ilâh” demek, gönüllerin sonsuz bir sevgi, saygı, iclâl ve ikrâm ile, recâ ve havf ile kendisine yöneldiği, tapınıp sığındığı zât demektir... İşte bu “hak İlâh, ancak Allah’tır...” Fethu’l Bârî, İbn Hacer el-Askalânî, İbn Bâz’ın tâlîkı ile, Dâru’l Mârife.

Hanefî mezhebi âlimlerinden İbn Ebi’l İzz de diyor ki: “Bil ki Tevhîd, bütün peygamberlerin ilk dâvetidir, yolun ilk menzilidir. Kulu Allah’a ulaştıran tarîkın ilk makâmıdır!.. Bunun için, kula ilk farz –ve zarûrî– olanın ne olduğu üzerinde söylenmiş bulunan sözlerin “sahîh” olanı; “Kula gereken ilk farz Allâh’tan başka ilâh olmadığına şehâdette bulunmaktır.” sözüdür. O halde Tevhîd; kişinin ilk olarak kendisiyle İslâm’a girdiği ve kendisiyle son olarak dünyâdan ayrılıp âhirete göçtüğü bir şeydir! Yolun önünde de sonunda da mutlakâ kula gerekli olandır..” Et-Tevkîd Fî Vucûbi’l İtinâi Bi’t Tevhîd, Suleymân Ulvân, Dâru’l Menâr. 1. Baskısı, 1413 Hicrî.

Şeyh Abdulazîz en-Nâsır er-Reşîd demiştir ki: “Gerek Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in gerekse O’nun peygamber kardeşlerinin –Allah’ın selâmı hepsinin üzerine olsun– insanlığa teblîğ ettikleri şeylerin en büyüğü, en yücesi; “Allah’ın birliğine ve hiçbir şeyi ortak koşmaksızın yalnız Allah’a ibâdette bulunmaya, Allah’ı isim, sıfât ve fiilleri ile, eşsiz ve benzersiz Biricik Rab olarak tanımaya dâvetten ibâret olmuştur!.. İşte bu, bütün peygamberlerin dâvetinin anahtarı, İlâhî elçilik görevlerinin temeli ve özüdür.” Hukmu’l İntima, Bekir Ebu Zeyd, Daru’r Raye, 2.Baskısı, 1410 Hicri


Mücaddid İmam Muhammed bin Abdulvehhâb da şöyle demiştir: “Ey Allah’ın rahmetine eresice kul! Bil ki: Allah sübhânehû ve teâlâ’nın elçiler gönderip kitaplar indirmesi, ancak Tevhîd’in ve Tevhîd’le ilgili hukûkun beyânı ve teblîği içindir.

Nitekim Allahu Teâlâ:

And olsun ki biz, “Allah’a kulluk edin ve Tâğût’tan sakının” diye emredip tebliğde bulunmaları için her ümmete bir peygamber gönderdik.“ (Nahl, 36) buyurmuştur.

Yine Allahu Teâlâ, bütün cinleri ve insanları bunun için yarattığını bildirmiş ve ilgili âyetinde: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibâdette bulunsunlar diye yarattım.“ (Zâriyât, 56) buyurmuştur. Buradaki ibâdetten/kulluktan maksat da, Allah’ın tevhîd edilmesidir. O halde Allah’ın rahmetine nâil olasıca kul, bunu böylece bil!.. Ve sana ilk olarak gerekli olan dînî vazîfenin; ibâdetleri ve hattâ Namaz gibi bir ibâdeti bile öğrenmeden önce Tevhîd’i öğrenme sorumluluğu olduğunu sakın unutma!..” Ed Dinu’l Hâlis, Seyyid Muhammed Sıddîk Han, Daru’d Turas, Mısır.

Hiç şüphesiz Kur’ân-ı Azîmuşşân gibi, Tevhîd’in olanca önemini ortaya koyan bir husus da, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, her hâl ü kârda, her iş ve vesîle ile Tevhîd’in şânının ne kadar büyük ve ulu olduğunu ortaya koymasıdır; büyük bir titizlik ve ısrarla bunun üzerine durmasıdır. Nitekim O, Tevhîd’e olan bu büyük ihtimâmının bir göstergesi olarak, ölümüyle neticelenen ağır hastalık zamanında bile Tevhid’le meşgûl olmuş, yatağından doğrulmuş ve: “Lânetullâhi ale’l yehûdi ve’n nasârâ ittehazû kubûra enbiyâihim mesâcid = Allah’ın lâneti, peygamberlerinin kabirlerini secdegâh/tapınak edinen Yahûdî ve Hıristiyan lar üzerine olsun!..” buyurmuştur.” Es-Savâiku’l Mursele, İbn Kayyim el-Cevziyye, Ali Dahîlullah’ın Tahkîkı ile, Daru’l-Âsıme, 1. Baskısı, 1408 H.

Demek ki kulun makâm ve mertebesi, ilim ve mârifetten yana nasîbi nereye kadar ulaşmış olursa olsun, bir kul olarak o, bütün hukûku ve özellikleri ile Tevhîd’i bilmek ve tanımak zorundadır. Ve kişi, âkil bâliğ olduğu andan itibâren ölünceye kadar tevhîde muhtaçtır...

Tevhîd’in dindeki öneminin, yeri ve değerinin ne kadar büyük olduğuna dâir bize kılavuzluk eden hususlardan biri de, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yirmi sene zarfında Tevhîd’i, bütün dînî farzlardan önce ele alıp devamlı ve ısrarlı bir şekilde onun üzerinde durması, ona dâvette bulunmasıdır. Çünkü İslâm’da Tevhîd, her şeyin temelidir. Tevhîd olmadıkça Yüce Allah kulun hiçbir amel ve ibâdetini kabûl etmemektedir. Çünkü müslümanın hayâtı Tevhîd’le kâimdir. Ve Tevhîd, dînî vecîbelerin temeli, en büyüğü ve en kuvvetlisidir... Allah’ın gönderdiği nebî ve rasûller, işe Tevhîd’le başlamışlar, İnsanları ancak Tevhîd’e dâvet etmişlerdir. Ve bu, Yüce Allah’ın Kitâbı’nda açıkça bildirdiği bir husustur. Allah buyuruyor ki: “And olsun ki, Nûh’u elçi olarak kavmine gönderdik. O da dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a ibâdet edin, sizin Allah’tan başka ibâdet edeceğiniz hiçbir ilâh yoktur!.“ (Â’râf, 59)

Yine Allah buyuruyor ki: “And olsun ki biz, “Allah’a ibadet edin ve Tâğût’tan sakının”diye emredip tebliğde bulunmaları için her topluluğa bir peygamber gönderdik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hakettiler. Haydi yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!“ (Nahl, 36) Sahîhu Muslim, Nevevî Şerhiyle birlikte, Müessesetu Kurtube, 1. Baskısı, 1412 Hicri.

Şeyh Sâlih el-Belîhî rahimehullah der ki: “Bilindiği gibi, nebîlerin ve rasûllerin sayısı hakkında, “Nebîler yüz yirmidört bindir, rasûller de üçyüz on küsurdur.” diye bir haber vârid olmuştur. İşte bu nebî ve rasûllerin tamâmı, Allah’ı birlemeye, her bakımdan O’nu “Bir” bilip yalnız ve yalnız O’na ibâdette bulunmaya çağırmışlardır...” El-İbane, An Şerîati’l Fırkatin-Naciye, Abeydullah bin Batta, Rıza bin Nâ’sân’ın Tahkîkı ile, Daru’r Raye, 1. Baskısı, 1409 Hicri.


Şeyh Muhammed el-Useymîn’e, “Kula ilk farz olan nedir? diye sorduklarında, o bunu şöyle cevaplamıştır: “Bütün kullara ilk farz olan, Azîz ve Celîl olan Allah’ı tevhîd etmeleri ve bu Tevhîd ile birlikte, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in Allah’ın Elçisi olduğuna şehâdet’te bulunmalarıdır. İşte, ancak böyle bir Tevhîd ile, bu Tevhîd’e şehâdet’te bulunmak şartıyla amel ve ibâdetler Allah indinde kabûl edilir. Zirâ böyle bir şehâdet / bu iki imân unsuruna kesin inanmış olmak; yine tam bir ihlâs ve samîmiyetle yapılmış olma şartı bulunan her çeşit sâlih amelin ve ibâdetin Allah tarafından kabûl edilme şartları ve esaslarıdır...” Şerhu Usuli İtikadi Ehli’s Sunne Vel Cemâa, Hibetullah el-Lâlekâî, Ahmed Hamdân’ın Tahkîkı ile, Daru Taybe Baskısı, Riyad.
editor
Administrator
Gönderiler: 82
graph
Sitede Değil Kullanıcı bilgilerini görmek için tıklayın
Son Düzenleme: 29/03/2010 17:29 Düzenleyen editor.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
 
Üste gitSayfa: 1

Üye Giriş Formu

Allah yaratılış gayesi yaratılışgayesi davet muhammed melek Kuran Sünnet hadis ayet cennet, cehennem, islam, insan, yazılı, sesli, video, yayın, ebu, said, enes, canlı, tv, abdurrahman, musa, isa, ibrahim, nuh, ıstılah, sohbet, albani, buhari, muslim, tirmizi, nesai, ibn, mace, taberi, kesir, kurtubi, sitte, ebu, davut, davud, sunen, dua,  büyü, cin, sihir, tılsım, ahmed, korunma, edeb, rukye, oruç, namaz, kurban, bayram, ramazan, fıtrat, tevhid, uluv, risale, tahkik, menhec, tahric, nur, muaz, zaman, sema, arş, cübbeli, harun, isa, yahya, vahiy, islami, video, islamivideo, mesnevi, mevlana, guraba, kitap, al, oku, öğren, cd, indir, download, ebu said tasavvuf mevlana fetva ayet ebusaid kitap kays leyla mecnun celalettin celaleddin rumi kimya zahir tecelli vasıf tanımak nitelemek hadis ilim  amel iman nas iman ıstılahşeriathakikathükümkuran sünnet küfür şirk tevhid sünnet kalp hayat zikir iman

Şu anda 911 ziyaretçi çevrimiçi